BİRLİKTE KUSUR
Av. Mehlika OSMANOĞLU
GİRİŞ
Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi uyarınca; kusurlu ve hukuka
aykırı bir fiille başkasına zarar veren kişi, bu zararı gidermekle yüküm-
lüdür. Kanun maddesinde de belirtildiği gibi, esas olan bir kimsenin ku-
suru ile başkasına verdiği zararı tazmin etmekle yükümlü olmasıdır, an-
cak zarar her zaman yalnızca zarar verenin kusurundan doğmamaktadır.
Zarar görenin (mağdur) kusurlu davranışının da zararın doğmasına veya
ortaya çıkan zararın artmasına sebep olması mümkündür. Hatta zarar
gören, zarara rıza göstermiş dahi olabilir.
“Kimse kendi kusurundan faydalanamaz” ilkesi gereği, zarar görenin
kusuru halinde zararın tamamının zarar veren tarafından tazmin edilme-
si, zarar verenin durumunu adalete aykırı bir şekilde ağırlaştıracaktır.
Zarar görenin zararın doğmasına veya artmasına neden olan davranışı,
sorumluluğun paylaştırılması ve tazminatın belirlenmesinde önemli bir
ölçüttür.
Zarar görenin kusuruna ilişkin, tazminatın indirilmesi başlığı altında
yer alan TBK m 52/f.1’de hükmüne göre;
“Zarar gören, zararı fiile razı
olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut
tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı
indirebilir veya tamamen kaldırabilir
1
.”
Tazminat yükümlülüğüne konu zararın kaynağı haksız fiil sorumlulu-
ğu olabileceği gibi, sözleşmeden kaynaklanan sorumluluk ve kanundan
doğan bir borca aykırılık gibi çeşitli hukuki ilişkiler de olabilir. Zarar
görenin kusuruna ilişkin TBK m 52/f. 1’ de yer alan hükümler yalnızca
haksız fiil sorumluluğu alanında değil, sözleşmeden kaynaklanan sorum-
luluk alanında da kıyasen uygulanmaktadır
2
.
1 TBK m 52, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 44. Maddesini karşılamaktadır. Madde met-
ninin sadeleştirilmesi dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm
değişikliği yoktur.
2 TBK m. 114 f.2’de “Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşme-
ye aykırılık hallerinde de uygulanır.” denilmektedir.