İstanbul Barosu Dergisi 2019 / 2 - page 75

74 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 93 • Sayı: 2 • Yıl: 2019
edilerek sonuca bağlanacaktır. Söz konusu çalışmada tartışılan görüşler
hiçbir ideolojik perspektif gözetilmeksizin yalnızca hukuki gerçeklik bağ-
lamında ele alınmış olup politik veya siyasi bir amaca da hizmet etme-
mektedir.
GENEL OLARAK
Vatanın bağımsızlığı, halifelik ve saltanatın kurtarılması için 23 Nisan
1920’de TBMM’nin açılmasından önce, Cuma günü bütün yurtta okunan
hutbelerle hilafet ve saltanat adı geçmesi, mevlitler okunması, dualar edil-
mesi telgrafla bildirilmiştir. Cuma’dan sonra meclis dualarla açılmıştır.
2
Dualarla yoluna başlayan, halifeliğin ve saltanatın kurtarıcısı olarak nite-
lendirilen meclis zaman geçtikçe önce saltanatı sonra halifeliği kaldırdı-
ğını duyurdu. 16 Mart 1920 tarihinde saltanatın sona erdiği ve de halife-
liğin Osmanlı hanedanına ait olduğu meclis kararlarında yer almaktadır.
Vahdettin’in İngiliz gemisine binerek yurtdışına çıkması ile mesele TBMM
tarafından derhal ele alındı. Tartışmaların devam etmesi üzerine Mustafa
Kemal Paşa, Meclis kürsüsüne çıkarak “burada TBMM’nin, bu yüce Mec-
lis’in onayı lazımdır” demekle, böyle önemli bir kararın TBMM tarafından
alınması gerektiğine vurgu yaptı. Sonuçta Vahdettin TBMM’nin 18 Kasım
1922 günü verdiği 313 sayılı kararla hilafetten düşürülmüştü.
3
Saltanatın kaldırılması kısaca böyle gelişti denebilir. Halifelik meselesi
ise bu kadar kolay çözülmeye müsait bir mesele değildi. Gelenekselleşmiş
yapısı yanında dini içeriği dolayısıyla halifelik nispeten hassas ve farklı bir
meseleydi, dolayısıyla farklı bir süreci gerektiriyordu. Meclis görüşmele-
rinden de yansıtılacağı üzere milletin gözünde yozlaşmış Osmanlı Devlet
Düzeninden ayrı olarak halifeliğin dini bir prestiji vardı. Aynı zamanda
dönemin anlayışı ve geleneği itibariyle laiklik prensibini anayasaya birden
ekleyip halka dayatmak tehlikeli sonuçlara yol açabilirdi. Haliyle, Gazi
Mustafa Kemal’in Nutuk’ta belirttiği “kademe kademe ilerleme” politikası
gereği her ilke vakti ile benimsetilecekti.
Mustafa Kemal, 18 Ocak 1923’te İzmit’te halk ile yaptığı konuşmada
da Halifeliğin kaldırılmasını vurgulamıştır: “Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Halifenin değildir ve olamaz. Türkiye Büyük Millet Meclisi yalnız ve yal-
nız milletindir. Milletin intihap ettiği vekillerden mürekkeptir. Bu meclis
yalnız ve yalnız milletin emrine mutavaat etmek mecburiyetindedir. İsmi
ve makamı ne olursa olsun millet bu hakkını bir şahsa tevdi ve teslim
2 Akbulut, Fevzi ve Yılmaz, İbrahim. “
3 MART 1924 Tarihli Türkiye’yi Laikleştiren
Kanunlar
”. Antalya, 2007.
-
ren-Kanunlar.pdf.
3 Akkor, Mahmut. “
Dinî Bir Müessesenin Sonu: Hilafet ‘in İlgası
”. History Studies, 2012,
4
(1), 15–28.
1...,65,66,67,68,69,70,71,72,73,74 76,77,78,79,80,81,82,83,84,85,...601
Powered by FlippingBook