465
Yargıtay Kararları
(Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395
vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dı-
şında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mah-
keme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar
veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf
yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı
YİBK).
Eldeki davada ise bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereklerinin yerine
getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Öncelikle, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesi uyarınca;
“Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka
bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına ka-
rar verebilir.” Hükmü mevcut olup aynı Kanunun 297. maddesinin (2).
Fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tek-
rar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, tarafla-
ra yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında
açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”,
hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her
hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hü-
kümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numa-
rası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde
gösterilmesi gerekir.
Eldeki davada ise, davacı kurum tarafından bozma sonrasında birle-
şen davada tedavi giderine yönelik herhangi bir talep olmadığı ve sadece
peşin değer ve geçici iş göremezlik ödemelerine göre bakiye tutarın talep
edildiği anlaşılmakta olup, mahkemece davacı kurum talebine uygun ni-
telikte ve infazda tereddüde mahal bırakmayacak şekilde bir karar veril-
melidir.
Diğer taraftan, rücu davalarında faiz başlangıcının, gelirler yönünden
onay, diğer giderler yönünden sarf ve ödeme tarihi olduğunun gözetilme-
mesi isabetsizdir. Mahkemece gelirler bakımından onay, yapılan masraf-
lar bakımından sarf ve ödeme tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesi
gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, bozmaya uyulmuş olsa da, işveren bakı-
mından 5510 sayılı Yasanın 23’üncü maddesi kapsamında herhangi bir
değerlendirme ve hakkaniyet indirimi yapılmaksızın karar verildiği anla-