204 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 93 • Sayı: 2 • Yıl: 2019
Öte yandan AİHM bireysel başvuru mekanizması bugün Türkiye prati-
ğinde halen vazgeçilemeyecek derecede öneme sahiptir.
Çalışmamızın bütününde idari para cezalarını bu mahkemelerin özel-
likle son dönemlerde vermiş olduğu bireysel başvuru kararları ışığında
inceleyecek ve idari para cezasına yaklaşımın özellikleri ve kararlarda öne
çıkan değerlendirmeler detaylıca açıklanacaktır.
İDARİ PARA CEZASI KAVRAMI
A) İdari Para Cezası Kavramı
Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu bir kararında, idari para cezaları-
nı;
“Toplumsal düzene aykırılık oluşturan eylemler nedeni ile yasanın
açıkça izin verdiği durumlarda idarenin yargı organına başvurmadan
kendisinin bizzat uyguladığı ve bir miktar paranın alınması biçiminde
gerçekleşen mali nitelikli yaptırımlar”
1
olarak tanımlamaktadır. Bu mali
nitelik kuşkusuz mülkiyet hakkına yönelik bir müdahaleyi de beraberin-
de getirecektir. Anayasa Mahkemesi bu kararında, idari para cezasının
kanunda belirtilmesini ve bunu uygulama yetkisinin idareye bırakıldığı-
nın açıkça kanunda gösterilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Kanunlarımızda ilk defa idari para cezası yaptırımının 6831 sayılı Or-
man Kanununda, 1475 sayılı İş Kanununda, 2918 sayılı Karayolu Trafik
Kanununda ve 2926 sayılı Tarımda Kendi adına ve Hesabına Çalışanlar
Sosyal Sigortalar Kanununda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanunlardaki
Bazı Cezaların İdari Para Cezasına Dönüştürülmesine dair 3493 sayılı
Kanunla karşımıza çıktığı görülmektedir.
2
a) Suç ve Kabahat Ayrımı
5237 sayılı TCK’dan farklı olarak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu suç-
ları, cürümler ve kabahatler şeklinde ikiye ayırmaktaydı. Bir suçun cü-
rüm mü, yoksa kabahat mi teşkil ettiği bu Kanunun amir hükümlerine
göre belirlenmekteydi. Söz konusu hükümlere göre ağır hapis, hapis, ağır
para cezası ve kamu hizmetlerinden yasaklılık cezasını gerektiren suçlar
cürüm; hafif hapis, hafif para cezası ve belirli bir meslek ya da sanatın
yapılmasının yasaklanmasını gerektiren suçlar ise kabahatti.3
765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde birçok
özel kanunda idari ceza hukukunun izlerine rastlamak mümkündü. Ger-
çekten de bu kanunlarda belirli bazı fiiller karşılığında idare tarafından
idari para cezaları başta olmak üzere birçok idari yaptırımın uygulan-
dığını görmek mümkündü. Ancak bu tür fiillere idari yaptırım uygulan-
masının temel esaslarını, ilke ve kurallarını, yerine getirilmesini, yargısal
korunma yollarını gösteren genel bir kanun bulunmamaktaydı.
4