140 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 93 • Sayı: 2 • Yıl: 2019
lukla birlikte hareket ettikleri görülmektedir. Azınlık oluşturamayanlar
TTK’ya göre yalnızca bireysel haklarla korunmaktadırlar
3
.
Azınlık haklarını, hak sahiplerinin tek yanlı irade açıklamalarıyla ve
yöneltildiği organın onayına gerek kalmaksızın kullanılan ve yöneldiği so-
nucu kendiliğinden meydana getiren yönetim hakları olarak tanımlamak
mümkündür
4
.
A- Azınlık Pay Sahipliği Oranının Ana Sözleşme ile Düzenlenmesi
5
Yukarıda belirttiğimiz üzere azınlık haklarına sahip olacak pay sahip-
lerinin, sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde ise
sermayenin en az yirmide birini temsil etmesi gerekmektedir. Bununla
birlikte TTK’nın 360, 420, 486 ve 559. maddelerinde ise yalnızca azın-
lıktan veya belirli bir orandan bahsedilmiş; “en az” şeklinde bir alt sınır
belirlenmemiştir.
TTK’da azınlık pay sahipleri belirlenirken kullanılan “en az” sözcü-
ğü dikkate alındığında TTK’da belirlenen oranların tek yönlü olarak de-
ğiştirilebileceği ve bu değişikliğin de ana sözleşmeye hüküm koyulmak
suretiyle yapılabileceği ifade edilebilir. Azınlığın genel kurulu toplantıya
çağırma hakkını düzenleyen TTK’nın 411. maddesinde orandan bahsedil-
memiş bunun yerine esas sözleşme ile çağrı hakkının daha az sayıda paya
sahip pay sahibine tanınabileceği belirtilmiştir, diğer maddelerde ise ora-
nın değiştirilebileceği yönünde herhangi bir ibare yer almamaktadır. Esas
sözleşmenin ancak kanunun açıkça izin verdiği hallerde kanunda düzen-
lenen hükümlerden farklılaşabileceğini düzenleyen TTK m.340 hükmü
karşısında bazı azınlık hakları için varılan sonuca diğer azınlık hakları
için de varmanın mümkün olup olmadığı hususu tartışmalıdır.
Bahtiyar
’a göre diğer azınlık hakları yönünden de oranların ana söz-
leşme ile tek yönlü değiştirilmesine olanak tanımak gerekir. Aksi takdirde
kanun hükmüne fazlaca bağlı bir yorum yapılmış olacaktır.
Azınlık pay sahiplerini belirleyen oranların tek yönlü olarak değiştiri-
lebileceğini kabul ettiğimiz takdirde değişikliğin hangi yönde yapılacağı
hususu gündeme gelecektir. Lafza bağlı kaldığımız takdirde en az ifade-
sinden anlamamız gereken anasözleşme ile yapılacak değişikliğin oranı
ağırlaştırma yönünde olacağıdır. Ancak kanunda öngörülen oranların
azınlığın korunması için getirilen asgari sınırlar olduğu dikkate alındığın-
3
Reha POROY,
Ü
nal TEK
İ
NALP, Ersin
Ç
AMO
Ğ
LU
, Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul
2014, s. 579
4
PULA
Ş
LI
, s. 1419.
5 Bu başlık altında yapılan açıklamaların tümü için bkz.
BAHT
İ
YAR
, s. 285 vd.