İstanbul Barosu Başkanı Av. Kazım Kolcuoğlu, Baro Merkezinde bugün (03.01.2005) saat 11.00’de düzenlediği basın toplantısında hızlandırılmış tren kazasını tüm yönleriyle inceleyen bilirkişi raporunu açıkladı.
Çok sayıda basın mensubu tarafından izlenen basın toplantısında, Başkan Yardımcısı Av. Filiz Saraç, Genel Sekreter Av. Hüseyin Özbek, Sayman Av. Muammer Aydın, Yönetim Kurulu Üyeleri Av. Şükrü Alpaslan ve Av. Ömür Dedeoğlu da hazır bulundu.
Basın toplantısında, basın mensuplarına raporun özetini kapsayan yazılı bir açıklamayla, içeriğinde teknik bilirkişi raporu, çizimler, kaza fotoğrafları, rapor ekleri, tespit talep dilekçesi ve tespit kararlarının bulunduğu bir CD verildi.
Basın mensuplarının çeşitli sorularını da yanıtlayan Başkan Kolcuoğlu’nun, hızlandırılmış tren kazası bilirkişi raporuna ilişkin özet açıklaması şöyle
BASIN AÇIKLAMASI
-Pamukova “Hızlandırılmış Tren” faciasıyla ilgili Bilirkişi Kurulu Raporu konusunda basın açıklamasıdır.-
22 Temmuz 2004 günü Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı “Hızlandırılmış Tren”in Pamukova mevkiinde uğradığı demiryolu kazası üzerine yaşadığımız acılı günlerin üzüntüsü hala geçmemiştir ve birçok yurttaşımız için belki de ömürleri boyu geçmeyecektir.
İstanbul Barosu olarak biz kaza olayının duyulmasının ardından yapılması gereken her türlü hukuki girişimde bulunduk. Bunların içinde en önemlisi kuşku yok ki olayın hemen ardından olay yerinde yapılmasını sağladığımız tespittir.
Pamukova Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2004/5 Değişik iş dosyası ile açmış olduğumuz davada 24 Temmuz 2004 Cumartesi günü Mahkeme Heyeti ve Bilirkişi Kurulu ile birlikte kaza yerine gidildi ve gerekli incelemeler yapılarak tutanaklar tutuldu. Daha sonra başta Devlet Demiryolları olmak üzere çeşitli kurumlardan bilgi ve belgeler getirildi. Prof.Dr.Zerrin Bayraktar, Jeo.Yük.Müh.Tahir Özgür ve Mak.Yük.Müh.Levent Serhan’dan oluşan Değerli Bilirkişi Kurulu yoğun ve özverili bir çalışma sonucu hazırlamış olduğu 06/11/2004 tarihli ve 280 sayfadan oluşan raporunu Mahkeme’ye sundu. Rapor geniş ve kapsamlı olarak hazırlanmış olup, her türlü ayrıntıyı içermektedir. Ben burada sizlere raporda yer alan ve kamuoyunun da merak ve ilgisini çeken bazı önemli tespitlerden söz etmek istiyorum.
1. DEMİRYOLU’NUN DURUMU :
Bilirkişi Raporu’nun C-11. sayfasında;
“Yaklaşık olarak 183+436 m.den 183+700 m. Aralığında, kazadan sonra demiryolu onarımı (ray değişimi, balat değişim ve ilavesi, montaj ve reglat çalışmaları) yapıldığı için bu bölüme ilişkin kaza sürecindeki (kaza öncesi ve kaza anı hemen sonrası) durum saptanamamıştır.” denilmektedir.
2. MENFEZ’LERİN DURUMU :
Raporun C-13.sayfasında; 4.menfezle ilgili olarak,
“menfezin yolun sağındaki girişi 3. ve 4. vagonların sürüklediği ve de yolun kaza sonrası yenilenmesi sırasında yapılan çalışmalarda balast malzemesiyle dolmuş ve örtülmüş halde görüldü. Menfezin yolun solunda kalan çıkış üzerinde 2. vagonun bulunduğu saptandı” denilmektedir.
Yani kazanın hemen ertesi gün kaza yerine gidildiğinde yolun yenilenmesi çalışmaları yapılmış, menfez balast malzemeleriyle dolmuş ve örtülmüş, daha önemlisi bu sırada 2 numaralı vagon menfezin çıkışı üzerinde duruyor. Vagonu çekecek zaman bulunmuyor.
3. DÖNEMEÇ LEVHALAR’ININ DURUMU :
Raporun C-14.sayfasında;
- Üzerinde R yarı çapı yazılı olan direklere asılı levha kaza yerindeki dönemeçler ile ilgili, kaza bölgesinde hiçbir levha gözlemlenmediği,
- Kaza bölgesinde iki eğim değişikliği noktası bulunmasına karşılık hiçbir Eğim Levhası bulunmadığı,
- Eğimlerin beton elektrik direkleri üzerine, siyah boya ile yazılı, ancak seyir halindeki trenden okunması oldukça güç ve kiminin ağaç dalları ile kapalı olduğu belirtilmiştir.
4. LOKOMOTİF’İN DURUMU :
Raporun C-15. sayfasında,
“Lokomotif heyetimizin olay yerinde ilk incelemeye başladığı tarihte 24/07/2004 Cumartesi kaza sonu olduğu yerde durmuyordu. Birçok görgü sahibi tarafından lokomotifin kaza sonrası 1.vagona bağlı vaziyette yol üzerinde olduğu daha sonra lokomotifin yürür vaziyette Osmaneli istasyonuna götürüldüğü söylenmiştir.” denilmektedir.
Yani lokomotif kaza sırasında raydan çıkmamış ve devrilmemiş, 1. vagona bağlı vaziyette yol üzerinde durmuş, lokomotif daha sonra Osmaneli istasyonuna götürülmüştür.
5. HIZ DURUMU :
Raporun C-20. sayfasında,
“İşletme 120 km/h maksimum “Ekspres Tren” tren seferleri içinde önce 150 km/h sonra 140 km/h maksimum hızlı “Hızlandırılmış Tren Seferleri” tasarlamıştır.
“Hızlandırılmış Tren Seferleri” ilk tasarımlarında 150 km/h maksimum hızla tasarlanmışken, yapılan “Tecrübe Seferleri” sonucu yol koşulları nedeniyle maksimum hızı 140 km/h değerine düşürülmüştür.
Ancak 140 km/h maksimum hızı daha sonra %10 attırılmış böylece “Hızlandırılmış Tren Seferleri” maksimum hızı bu kez de 154 km/h değerine yükseltilmiştir. (EK: K.III.6-Tren Livre Hızlarının %10 Arttırılması Emri)
Deneysel veriler azami hız 140 km/h değerine düşürme gereği doğurmuşken, herhangi bir iyileştirme yapılmadan yolcu talebinin artması nedeniyle, azami hızın fiili olarak 154 km/h hızına çıkarılması, işletmenin yeni dönem teknik güvenlik anlayışına uygun düşmektedir.” denilmektedir.
6. PERSONEL’İN DURUMU :
Raporun C-23. sayfasında kaza treni personeli ile ilgili olarak,
“Kaza treni personelinin TCDD koşullarında A sınıfı niteliklere sahip yani iyi düzeyde eğitimli, deneyimli, görevinde son derece özenli ve başarılı olduğu anlaşılmaktadır.
Kaza treni personelinin Livre hız sınırına uymayışı bir hata veya sorun olarak görmeyişi (EK:K.V.1-Kaza Treni Livresi İrdelemesi), disiplinsizlikleri, özensizlikleri sonucu değil, işletmenin yeni felsefesi doğrultusunda (EK:K:III:10-sayfa VII-6) Livre doğal süresine uymalarındadır.”
denilmek suretiyle, doğan sonucun kaza treni personelinden ziyade, işletmenin yeni felsefesi sonucu olduğu vurgulanmıştır.
7. İŞLETMENİN DURUMU :
TCDD’nın kuruluş ve süregelen işletme uygulamalarına rehberlik eden yön veren işletme felsefesinin “kamu hizmeti” ağırlıklı olduğu bilinmektedir.
Raporda TCDD’nın yeni felsefesinin “Ticari İşletme” olmak yönünde geliştiği, bunun sonucu olarak da “kamu hizmeti” yapma yaklaşımının güç kaybettiği vurgulanmıştır. İşletmenin ticari işletme olma düşüncesinden hareket etmekle, kar amaçlı olarak çalışma yönünde bir dönüşüm yaşadığı, yaşanan bu dönüşümle kamu hizmeti yapma amaçlı çalışmanın bağdaşmayacağı için terk edildiği, sonuçta, işletmenin teknik güvenlik düzeninden, bakım ve kontrol yaklaşımına ve hız politikasına kadar yeniden yön verilmiş olduğu, işletmeye kar amaçlı ticari alan olarak bakılmaya başlandığı, bunun da teknik güvenlik düzeyinin düşmesine yol açtığı sonucuna varılmış görünmektedir.
Sonuç olarak; hukuk devletine ve hukukun üstünlüğüne olduğu kadar, insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir hukuk kurumu olan Baromuz, o günkü koşullar içinde üzerine düşen görevi yapmaya çalıştı.
Bizim Baro olarak sessiz kalmamamız ve delillerin karartılmasını önlemek için müdahale etmemiz, sivil demokratik örgütlerin ülkemizde de nasıl etkin olabileceğinin örneği olması bakımından önemlidir.
Yukarıda 1 ve 2 numaralı başlıklarla açıklanan “Delillerin Ortadan Kaldırıldığı, karartıldığı” na ilişkin tespitlerin Cumhuriyet Başsavcılığınca dikkate alınarak sözkonusu yasadışı eylemleri yapanlar hakkında soruşturma başlatması gerekir.
Baro olarak biz, üzerimize düşen hukuki ve insani görevi yerine getirmenin huzuru içindeyiz.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.
İstanbul Barosu Başkanı
Av.Kazım KOLCUOĞLU