İstanbul Barosunca, iş yerlerine yapılan tebligatların PTT memurlarınca "işyeri çalışanı", "işyeri daimi çalışanı", "görevli sekreter" gibi ibarelerle tebliğinin yapılması halinde tebligatın teslim alındığı tarih için re'sen sigortalılığın sağlanacağına, işveren tarafından tebligatı teslim alan kişinin kendi çalışanı olmadığı, komşu işyeri sahibi/çalışanı olduğu veya söz konusu kişinin birinci veya ikinci derece (eş dâhil) hısmı olduğu için işyerinde bulunduğu, çalışmasının olmadığı ve ziyaret nedeniyle işyerine geldiği şeklinde yapılabilecek itirazların, sunulacak belgelerin ve tebligat alındısında ismi bulunan kişi ile işverenin beyanlarının incelenmesi suretiyle ünite itiraz komisyonlarınca değerlendirileceğine ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumunca yayınlanan 25.01.2018 gün ve 2018/4 no’lu genelge ile, 11.05.2015 gün ve 2015/25 no’lu genelgenin, "2.3.1.1. (4/a) sigortalıları yönünden yapılacak işlemler" başlıklı bölümüne yedinci paragrafından sonra gelmek üzere eklenen bölümün iptali için açılan davada, Danıştay 10. Dairesi’nin 28.11.2022 gün ve 2019/7080 E. 2022/5544 K. no’lu kararı ile işlemin iptaline karar verilmiştir.
Gerekçeli kararda:
“Sosyal Güvenlik Kurumunun kayıt dışı istihdam ile mücadele kapsamında bankalar ile kamu kurumları ve özel kuruluşlardan her türlü bilgi ve belgeyi isteme hakkı bulunduğu, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde çalıştığı anlaşılan sigortalılar hakkında re'sen işlem yapabileceği hususunda herhangi bir duraksama bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca yapılan tebligat işlemlerinin, 5510 sayılı Kanun'un 86. maddesinin 7. fıkrasında yer alan kamu kurumlarınca yapılan kontrol ve denetimler kapsamında olmadığı, tebligat esnasında işyerinde çalışanlara ilişkin herhangi bir sigortalılık araştırmasının ve tespitinin yapılmadığı, PTT tebliğ memurlarına, sigortalılık tespiti yapılması hususunda protokol ile de bir yetki verilmediği, bu bağlamda 7201 sayılı Kanun uyarınca yapılan tebligat işlemlerindeki tespitlerin, 5510 sayılı Kanun'un 86. maddesinin 7. fıkrası kapsamında yer almadığı, tebligat işlemlerinin idarenin re'sen sigortalılık işlemi tesisine olanak sağlamayacağı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, 5510 sayılı Kanun'un 86. maddesinin 7. fıkrası uyarınca kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden kayıt dışı çalıştığı anlaşılan kişilerin re'sen sigortalı yapılmasını sağlayacak bilgilerin tam, kesin ve doğru olması gerekmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca hükmi şahıslara veya yanında personel çalıştıran gerçek kişilere yapılan tebligatlara ilişkin alındıların üzerinde "işyeri çalışanı", "işyeri daimi çalışanı", "görevli sekreter" gibi ibarelerin yanında kişilerin yalnızca beyan ettikleri ad ve soyadları yer almakta olup, PTT görevlilerince düzenlenen tebligat alındılarında kişilerin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları veya diğer kimlik bilgilerine yer verilmemektedir.
Dava konusu düzenlemede ise, tebliğ alındılarında ad ve soyadı yer alan kişilere yönelik tebliğ tarihinden itibaren re'sen sigortalılık başlangıcı yapılacağı düzenlenmiştir. Kişilerin açık kimlik bilgilerinin yer almadığı tebliğ alındılarındaki eksik ve yetersiz bilgi üzerine herhangi bir inceleme veya araştırma yapılmaksızın re'sen sigortalılık tesisini öngören dava konusu düzenlemede bu yönüyle de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” denilmiştir.