İstanbul Barosu Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Komisyonu (HFSK) üyeleri, 25 Haziran 2022 Cumartesi akşamı, Şişli Sahnesi’nde sergilenen Latife TEKİN’in ünlü romanından uyarlanan “Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit’’ oyununu izledi; tek kişilik performansı ile büyük alkış alan oyuncu Nezaket ERDEN ve oyunun yönetmeni Hakan Emre ÜNAL ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi.
Oyuncu Nezaket ERDEN'e, HFSK Başkanı Av. ibrahim AYCAN ile Av. Merve TOPKAN tarafından birer buket çiçek sunuldu. Etkinliğe, Uzlaşı Kültürü ve Hukuk Derneği Başkanı ve HFSK üyesi Av. İhsan BERKHAN da katıldı.
HFSK üyeleri Av. Merve TOPKAN ve Av. Ömer Faruk AVCU tarafından organize edilen, meslektaşlarımız ile Nezaket ERDEN’in bu keyifli buluşmasında, tiyatro ve sanat ötesinde, Galatasaray Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu olan, felsefe bağlamında da ortak noktada buluştukları Nezaket ERDEN; “Sevgili Arsız Ölüm” adlı eserin yazarı Latife Tekin ile tanışma sürecini de anlattı.
Söyleşide Nezaket ERDEN‘’Sevgili Arsız Ölüm’’ eserinin oyuna aktarılmasında Latife Tekin’in izin vermesi sürecinde yaşadıkları zorluğu, zorluğa rağmen tıpkı ‘Dirmit’ karakteri gibi yine de durmadıklarını, içlerinde biriken bu enerjiyi dünyaya telif problemi ile karşılaşmamak için ücretsiz gösterimlerle çıkarttıklarını, nihayetinde Latife Tekin’inbu ücretsiz gösterilerden birine gelerek kızının da kendisinden empati yapmasını istemesi ile ikna olduğunu, her ne kadar Latife Tekin başta oyuna izin vermemiş olduğu için üzülmüş olsalar da izin vermeme sebebini sonradan anladıklarını ve kendisine hak verdiklerini, oyun büyük bir seyirci ile buluşup duyulması nedeniyle her iki tarafın da mutlu olduğunu paylaştı.
Oyunun yönetmeni ve Nezaket ERDEN’in değerli eşi Hakan Emre ÜNAL da söyleşinin ortalarında, bizlere eşlik etti. Hakan Emre ÜNAL, oyunda dekor olarak yalnızca “Kepçe’’ isimli bir saksı çiçeğinin kullanılmasının izleyiciyi mekânsal olarak Dirmit’in yaşadığı eve bağladığını, Tulumbanın izleyiciler olduğunu ve tiyatro tekniklerinde dekorun hikaye anlatıcılığını kısıtladığını, oyuncu ile seyirci arasındaki “ne söylese inanıcaz söz’’ anlaşmasını bozduğunu, sınırlayabileceğini belirtti.
Verimli söyleşinin ardından mekandan ayrılırken, aile sosyolojisi kapsamında haksız ve mantıksız baskı ve geleneklerin hem kız hem de erkek çocukları üzerindeki yansımalarının üzücü olabileceği, gelenek olarak addedilen uygulamaların nasıl acı sonuçları olabileceği, bu kadar ağır acıların gülmeden aktarılmasının mümkün olamayacağı düşünceleri ile oyunda kahkahalarla izledikleri acı gerçeklerin üzerlerinde bıraktığı etki; Felsefe ile ilgili olarak düşünmeye sevk edecek bir başka tiyatro, konser, dans, spor, kamp etkinliğinde buluşmak üzere evlerinin yolunu tuttu.
Önceki