"30. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası" adı altında Beyoğlu ve Kadıköy’de yapılacak toplantı, basın açıklaması, yürüyüş, bildiri dağıtımı vb. tüm etkinlikler, Beyoğlu ve Kadıköy kaymakamlıkları tarafından, ilçeleri sınırları dâhilinde huzur ve güvenliğin, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması gerekçe gösterilerek, 20 Haziran 2022 günü saat 00:01’den – 26 Haziran 2022 günü saat 23:59’a kadar 7 gün süreyle yasaklanmıştır.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile korunmakta olan demokratik hukuk devletinin en temel taşlarındandır. Bununla birlikte yine Anayasa’nın 10. maddesi ve AİHS’in 14. maddesiyle düzenlenen ayrımcılık yasağı ve ilgili AİHM içtihadı gereği hiç kimse cinsel yönelimi ya da cinsiyet kimliği temelinde farklı bir muameleye maruz bırakılamaz. Bu çerçevede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de ortaya koyduğu şekilde toplantı ve gösteri yürüyüşüne salt bireylerin cinsel yönelimi ya da cinsiyet kimliği nedeniyle getirilen yasaklar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesi ile bağlantılı olarak 14. madde kapsamında değerlendirilmekte ve yasak kararları toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının etkin bir şekilde kullanılmasına yönelik demokratik toplumda gerekli olmayan ve keyfi bir müdahale oluşturmaktadır. (Alekseyev v. Rusya, no. 4916/07, 25924/08 ve 14599/09, § 106-110, 21 Ekim 2010; Lashmankin ve diğerleri v. Rusya, no. 57818/09 ve 14 diğer başvuru, § 471-477, 7 Şubat 2017)
Bu doğrultuda, 30. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası etkinliklerinin ve Onur Yürüyüşünün Beyoğlu ve Kadıköy Kaymakamlıklarınca yasaklanması, hukuka aykırı ve gerekçesiz olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile bağlantılı olarak ayrımcılık yasağıyla bağdaşmayan bir uygulamadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Alekseyev v. Rusya kararına göre, üç yıl boyunca üst üste yasaklanan Onur Yürüyüşleri’ne ilişkin güvenlik riskleri yetkililerin yasağı uygulama kararında rol oynamış olsa dahi etkinliklerin yasaklanması, zorunlu bir toplumsal gereksinime karşılık gelmediğinden demokratik bir toplumda gerekli değildir ve AİHS’in 11. maddesini ihlal eder.
Kamu makamlarının asli görevi, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanmak isteyen kişileri, haklarını kullanırken yaşanabilecek her türlü saldırı ve şiddet tehdidinden korumaktır. Hakkın özünü engelleyecek şekilde müdahalelerde bulunulmaması gerekmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadına göre, 11. maddede güvence altına alınan toplanma özgürlüğü, gösterinin temsil etmeye çalıştığı fikir veya iddialara karşı çıkan kişileri rahatsız edebilecek bir gösteriyi korumaktadır. Bununla beraber katılımcılar, karşıt görüşteki kişiler tarafından fiziksel şiddete maruz kalmaktan korkmadan gösteriyi gerçekleştirebilmelidir. (Berkman v. Rusya, no. 46712/15, § 54, 1 Aralık 2020; Association Accept ve Diğerleri v. Romanya, no. 19237/16, § 140, 1 Haziran 2021).
Bu nedenle, yasal gösterilerin barışçıl bir şekilde devamını sağlamak için makul ve uygun önlemleri almak taraf devletlerin görevidir. Dahası, göstericilerin kendilerine yönelecek herhangi bir şiddetten korunmaması, Devletin Sözleşme'nin 14. maddesi kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin de ihlali anlamına gelecektir.
Avukatlık Kanunu'nun 76. ve 95. maddelerinde de açıkça belirtildiği üzere baroların bir görevi de “hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak”tır. Bu amaçla, barışçıl ve şiddet içermeyen hiçbir toplantı ve gösteri yürüyüşü ile etkinliğin yasaklanamayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI