2004 yılında yürürlüğe giren 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun, hayvan hakkı ihlallerini durdurmak, failleri cezalandırmak ve hayvanların haklarını teslim etmek yönündeki toplum beklentisini karşılamakta eksik ve yetersiz kalması sebebi ile, 17 yıllık bu süreçte Siyasi Partiler, Barolar, STK’lar, akademisyenler ve hayvan severler; hayvan hakları alanında yeni bir yasal düzenleme ihtiyacını sürekli vurgulamış, bu yönde yapılan çalışmalara katkı vermek amacıyla görüş bildirmişlerdir.
2019 senesinde Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu, sahada hayvan hakları alanında yaşanan sorunlara çözüm getirmek üzere toplanmış, bütün bileşenlerin öneri ve beklentilerini dinleyerek, düzenledikleri araştırma raporunu TBMM’ye sunmuştur.
Bu gelişmeler ve bu çerçevede oluşan görüşlere rağmen kaleme alınan “Hayvanların Korunmasına Dair Kanun ve Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmiştir. Hayvan Hakları akanında reform yapılmışçasına topluma duyurulan bu yeni düzenlemelerin HUKUKEN VE VİCDANEN KABUL EDİLEBİLMESİ OLASI DEĞİLDİR.
Türkiye’de bir ilk olarak 2006 senesinde bünyesinde Hayvan Hakları Merkezi’ne varlık kazandıran ve sahada sayısız hayvan hakkı ihlaline el uzatarak bu alandaki duruşunu ve kanaatini tescillemiş olan İstanbul Barosu’nun, yaşamın öznelerinden saydığı hayvanlara ve onların haklarına karşı, toplumu “aza ikna etmeye” yönelik yasal düzenlemelerin ve önerilerin her zaman karşısında olduğunu ve bundan sonra da karşısında olmaya ve mücadele etmeye devam edeceğini vurgulamak isteriz.
Bu çerçevede, bahse konu yasal değişikliklerin neden kabul edilemez olduğuna dair eleştiri ve görüşlerimizi kamuoyu ile aşağıda paylaşmaktayız.
1. Hayvanları, korunması gereken birer canlı olarak deklare eden “Hayvanları Koruma Kanunu” nun adı değiştirilmemiş, “Hayvan Hakları Kanunu” olarak başlıklandırılması gerektiği yönündeki talepler yok sayılmıştır.
2. Hayvanların kendilerine özgü bir hukuk öznesi olarak tanımına yasa teklifinde yer verilmemiştir.
3. Hayvan sahiplerinin, hayvanları bulundurma ve sahiplenme şartlarına ilişkin yasal düzenlemelerin Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirleneceğine yönelik değişiklik ile, sahiplenilecek hayvanlara ilişkin sayı sınırı getirilmesinin önü açılmıştır.
4. Teklife ilişkin açıklamalarda, hayvanların üretim, satış ve ticaretleri yasaklanmış gibi lanse edilse de, petshoplarda sadece kedi ve köpeklerin fiziken satışlarının yasaklanacağı ancak üretim çiftliklerinde üretim ve satışa izin verildiği, kedi ve köpek satışının petshoplarda bulunacak kataloglardan seçilmek ve üretim çiftliğinden teslim alınmak suretiyle gerçekleştirileceği düzenlenmiştir. Balık, tavşan, kaplumbağa gibi türlerin petshoplarda satışına ise müsaade edilmektedir. Hayvanların üretim, satış ve ticaretlerinin topyekûn yasaklanmak yerine sadece, üretim ve satışının geri planda devam ettirmeye yönelik değişikliğine gidilmesi kabul edilemez. Bu hali ile hayvanların “mal” statüsünden çıkartılarak, “can” statüsüne getirilmediği açık ve nettir.
5. Teklif ile birlikte, yasaklı ırk olarak nitelendirilen dört köpek türü ve bunların melezlerini belirleme yetkisi bakanlığa verilmektedir. Bu hayvanların “beslemek ve barındırmak” eylemleri de yasaklanarak, sadece kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sahiplenilmiş olan yasaklı ırk köpeklere, belirli kayıt ve bulundurma koşulları getirilmekte, ancak kalıcı çözüm oluşturulmamaktadır. Teklif, yasaklı ırklara ilişkin ihlalleri çözümlemek noktasında hatalı ve eksik kalmıştır. Ayrıca Bakanlığa yeni düzenlemede Bakanlıkça belirlenecek “tehlike arz eden hayvanlar” ibaresiyle insiyatif bırakılarak, bu ırklara yenilerinin ve hatta melezlerinin eklenerek kapsamını genişletmenin önü açılmaktadır.
6. Teklif ile birlikte mevcut kara ve su sirkleri ile yunus parklarının ilgili maddenin yürürlüğe gireceği tarihten sonra kurulmaları yasaklanmakta, mevcut işletmelerin varlıklarını sürdürmelerine izin verilmektedir.
7. Metinde Hayvanat bahçelerinin yasaklanmadığı gözlemlenmektedir. Geçmişte karşı çıkılmasına rağmen özellikle sokak köpekleri için tehlike yaratacak nitelikte olan ve esasen 5199 sayılı yasanın 6/4. Maddesini işlevsiz kılma ihtimali doğuran “Doğal Yaşam Parkları” kurulmasına yönelik yetki, kabul edilemez.
8. Teklif kapsamında 5199 sayılı Kanun’a “Suçlar” kenar başlıklı 28/A maddesinin eklenerek, Nesli yok olma tehlikesi altında olan hayvanı öldürmek (m. 28/A-1), Ev hayvanını veya evcil hayvanı kasten öldürmek (m. 28/A-2), Hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak (m. 28/A-3), Bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence etmek veya acımasız ve zalimce muamelede bulunmak (m. 28/A-4) ve Hayvanları dövüştürmek (m. 28/A-5) eylemleri suç olarak sayılmıştır. Ancak özellikle Belediyeler tarafından sokak hayvanlarına karşı gerçekleştirilen şiddet ve kötü muamele eylemlerine yönelik idari veya adli yaptırım getirilmediği, bu maddede sayılan suçların sahipsiz hayvanlara ve sahibi tarafından sahipli bir hayvana karşı işlenmesi halinde şikayet hakkının bir muhakeme şartı olarak Tarım ve Orman Bakanlığı ve il/ilçe müdürlüklerine tanınması suretiyle, vatandaşların hayvanların haklarına yönelik hak arama hürriyetlerinin engellendiği, Bakanlığın ve il/ilçe müdürlüklerinin Cumhuriyet Başsavcılıklarına yazılı başvuruda bulunmalarının zorunlu olmadığı ve bu hali ile suçlara şikayete bağlı suç niteliği kazandırılarak, kamu davası açılmasının engellendiği görülmekle, failler hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılarak cezalandırılmalarının sağlanması kısıtlanmaktadır. Sahipli hayvanlara karşı işlenecek suçlarda ise şikayet hakkının yine hayvan sahibine tanınması sebebi ile kişinin şikayetçi olmaması halinde eylem, cezasız kalacaktır.
Öyle ki ceza alt sınırı 2 yıl 1 ay olarak belirlenmediği sürece hayvana yönelik suçların hapis cezasına maruz bırakılacağını söylemek gerçekçi değildir. Zira, 2 yıl 1 aydan az olan hapis cezalarının paraya çevrilip erteleneceği veya hükmün açıklanmasının geri bırakılacağı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda açıkça belirtilmektedir. Bu çerçevede de alt sınırı 3 ay ve 6 aydan başlayan hapis cezalarının uygulamada hayvana yönelik şiddeti önlemede yetersiz kalacağı açıktır. En temel haklardan olan “yaşam hakkına” yönelik saldırıya dahi caydırıcı bir ceza getirilmemiştir. Öngörülen cezalara bakacak olursak; kasten öldürme fiili için 6 aydan 4 yıla kadar hapis cezası belirlenmiş ise de; gerek uygulamadaki takdiri indirimler gerekse infaz kanunlarımızdaki düzenlemelerle bu fiili işleyen kişi/kişilerin hapis ile cezalandırılmayacağı açıktır.
9. Sonradan değiştirilmiş ise de, ilk başta Teklif metninde “hayvanların cinsel istismarı” yerine “hayvanlarla cinsel ilişkide bulunmak” ibaresinin suç olarak tanımlanması, hayvanın cinsel ilişkinin bir tarafı değil, suçun bizatihi mağduru olması sebebi ile kesinlikle kabul edilemez.
10. Teklif ile hayvan dövüştürmek yasaklanmış ise de, deve güreşi, boğa güreşi, horoz döğüşü gibi şiddet içeren ve folklorik amaç da taşımayan bu gösterilerin yasaklanmamış olması kabul edilemez. Hayvan dövüşlerinden folklorik ve geleneksel diye tabir edilen boğa, deve gibi güreşlerinin ceza kapsamı dışında bırakılması da, kanunun özüyle ve amacıyla bağdaşmayan, çelişkili bir durumdur.
11. Suçlara ilişkin cezaların artırım sebeplerine yer verilmiş ise de, “Gebe, engelli veya güçten düşmüş hayvana karşı, kişinin kendi sahibi olduğu hayvana karşı, her türlü silah ve araçla, birden fazla kişi tarafından birlikte, kimyasal, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak sureti ile, kişinin yerine getirdiği kamu görevi veya hizmet ilişkisi sırasında veya nedeniyle işlenmesi durumunda” cezanın arttırılacağına yönelik hiçbir hükme yer verilmemiş, özellikle Belediye ve bakımevi çalışanlarının hayvanlara karşı eylemlerine ilişkin cezai müeyyide getirilmemiştir.
12. Atlı faytonlara ilişkin Türkiye genelini kapsayacak nitelikte bir yasak düzenlemesi getirilmemiştir.
13. Teklifte, Apartman veya sitelerin yönetim planı veya karar defterlerinde, hayvanların tahliyesi neticesini doğuran kısıtlayıcı veya engelleyici düzenlemelerin veya kararların engellenmelerine ve yok hükmünde sayılmalarına yönelik hiçbir hüküm bulunmamaktadır.
14. Nüfusu 25000’in altındaki Belediyelere Bakımevi kurma zorunluluğu getirilmemesi teklifin yetersizliğinin bir başka göstergesidir.
15. Sahipli hayvanı sokağa terk eden kişilere sadece iki bin Türk Lirası idari para cezası yaptırımı öngörülmesi caydırıcılıktan ve ıslah etme amacından uzaktır.
16. Kanun teklifinde, avcılık ve av turizmine ilişkin hiçbir düzenleme yer almaması büyük bir eksikliktir. Avcılık sebebiyle ülkemizde yaşayan pek çok türün nesli tükenme noktasındadır.
17. Hayvanların acı, ağrı ve işkence ile ölümüne yol açan ve Avrupa’da birçok ülkede yasaklanmış olan deneysel müdahalelere ilişkin alternatif methodların göz ardı edilmesi, sokak hayvanları üzerinde deney yapılması tehlikesi bulunması ve deneye ilişkin hiçbir yasal düzenleme getirilmemesi kabul edilemez.
18. “Geçici ünite” adı altında Mobil kısırlaştırma yapılmasına müsaade edilmemelidir.
19. Yük hayvanları, çiftlik Hayvanları, deney hayvanları ve yaban hayvanlarına ilişkin 17 yılın sonunda yasada hiçbir düzenleme getirilmemiştir.
Kamuoyuna saygı ile sunarız.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI