HABERLER
  • Son Güncelleme : 13.10.2020 15:25
  • Haber Giriş : 02.10.2020 20:41
  • Etkinlik : 02.10.2020

Basına ve Kamuoyuna

İçişleri Bakanlığı tarafından bugün (02.10.2020) yayınlanan genelge ile; Sağlık Bakanlığının yazısına atfen, “Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiye kararı doğrultusunda, mevsimsel etkiler de göz önünde bulundurularak 02.10.2020 tarihinden itibaren 01.12.2020 tarihine kadar sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, birlikler ve kooperatifler tarafından düzenlenecek etkinliklerin ertelenmesi” kararı duyurulmuştur.

Sabah saatlerinde yapılan bu açıklamayı takiben, aynı gündemle toplanan İstanbul Valiliği Sağlık Müdürlüğü İl Hıfzısıhha Meclisi tarafından alınan kararlar da aynı içeriktedir.

Yasa gereğince Baro Genel Kurulu Seçimlerinin, İlçe Seçim Kurullarının gözetimi altında yapılmakta olması ve mazbata düzenleme yetkisinin de bu kurullarda bulunması nedeniyle, İlçe Seçim Kurullarının İl Hıfzısıhha Meclisi kararlarına uymak zorunda olup olmadığı noktasındaki tartışmanın ortaya çıkaracağı yetki sorununun çözümü bağlamında, bazı Seçim Kurullarının başvurusu ile Yüksek Seçim Kurulu kararlarına ihtiyaç duyulmuş, son kez de YSK tarafından verilen karar ile; “İl/İlçe Hıfzısıhha Kurulunun karar alması durumunda, baro seçimlerinin yapılamayacağına…” karar verilmiştir. Aynı YSK kararında devam eden Siyasi Parti Kongrelerinin yapılabileceği vurgulanmıştır.

Bu açıklamanın yapıldığı 02.10.2020 saat 20.00 itibariyle, İstanbul Barosu Genel Kurulunu yargıç gözetiminde yapacak olan Beyoğlu İlçe Seçim Kurulundan Baromuza intikal etmiş yazılı bir erteleme/iptal kararı bulunmamakla birlikte, elde edilen bilgi ve belgelerden görece somutlanan sonuçlar itibariyle, 10-11 Ekim 2020 tarihinde yapmayı planladığımız Genel Kurulumuzun ertelenmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Genelge, kararlar, yazılar ve duyurular, bu erteleme nedenini, yaşamakta olduğumuz Koronavirüs riskinin vardığı boyuta bağlamaktadır. Esasen Baromuza vaki başvurularda da, bazı meslektaşlarımızın bu kaygıları taşımakta oldukları ve bu nedenle Genel Kurula katılamayacaklarını beyan ettikleri, gönderilen bazı mazeret dilekçelerinde de aynı nedeni ileri sürdükleri gözlenmiştir. Bu çerçevede, Baromuz tarafından Genel Kurulun yapılacağı Haliç Kongre Merkezinde olağanüstü önlemler alınmış, seçim günü oy verme işleminin açık alanda yapılması için düzenekler sağlanmıştır. Açık deyişle, yaklaşık 30.000 meslektaşımızın katılacağının tahmin edildiği Genel Kurulumuzun sağlıklı bir ortamda yapılması bağlamında, bütün önlemler alınmış bulunmaktadır.

Ancak üzerinde durulması gereken temel sorun, bu ertelemenin şekli ve doğuracağı sonuçlardır:

  • Baroların ve TBB’nin Genel Kurulları, yapılacağı tarih de belirtilmek suretiyle yasa ile düzenlenmiştir.  Yasa ile yapılan bir düzenlemenin İçişleri Bakanlığı Genelgesiyle değiştirilmesi, ülkemizin getirildiği “hukuk algısının” boyutunu göstermek bakımından, son derece önemlidir. Yasama yetkisinin, yürütme tarafından kullanıldığı ilk örnek olmamakla birlikte, son örnek de olamayacağını anlatan bu yaklaşım, yaşattığı ve yaşatacağı başka kaosların da nedeni olacaktır. Yönetiminin “hukuk inancı” taşımadığı, hukukun üstünlüğünü gözetip kollamadığı bir ülkede, giderek hukuk güvenliğinin de yitirileceği, kaçınılmaz bir son aşamadır. Öyle anlaşılmaktadır ki, yaşanmakta olan Koronavirüs riski, siyasal iktidar tarafından başka siyasal planlara alet edilecek ve yurttaşların sağlık kaygıları, iktidarın siyasal kaygıları ile yarıştırılacaktır.
  • Bu erteleme, İstanbul’da kurulan 2. Baroya rahat bir nefes aldıracaktır. Şimdi 2. Baronun Genel Kurulunu yapabilmesi ve TBB Genel Kuruluna delege gönderebilmesinin önünü açan bir zaman dilimi mevcuttur. Kuruluşundaki bütün usulsüzlükleri temize çekeceği umulan bu olanak, Anayasa Mahkemesi tarafından bir gün önce verilen kararla birleşince, daha kolay anlaşılabilecek sonuçlar doğuracaktır. Önce İçişleri Bakanının Anayasa Mahkemesi Başkanına yönelik açık tehditleri ve suçlamaları ile başlayan ve kararın açıklanmasından bir gün önce de MHP Genel Başkanı tarafından  “yeni AYM düzenlemesi” ile planlanan gelişmelerin, çoklu Baro konusundaki Mahkeme kararına etkisi tartışmasızdır. “Sızan” kararla ilgili yeterli bir açıklamanın Mahkemece halen tercih edilmemiş olmasının yarattığı kuşkular, hukuk çevrelerinde kaygıya dönüşmüştür. Şimdi tam da bu aşamada, Koronavirüs tehdidi bahane edilerek alınan kararın doğurduğu “somut sonuç” da, hukukumuzun getirildiği bir başka aşamadır.
  • Genel Kurullarını “yasa saygısı” gereği ilk hafta içinde toplantıya çağıran Baroların bu toplantısından bir gün önce bu kararın alınmış olmasının doğurduğu bir başka kaos da, yukarıdan bu yana izah edilmeye çalışılan hukuksuzluğun izale edilmesi bağlamında yapılacak bir yasal başvuru olanağının da fiilen işleyemez olmasıdır. İstanbul İl Hıfzısıhha Meclisi kararının Baromuza tebliğ edilmemiş olması, “Dağıtım Yerlerine” hitaben düzenlenen kararda, Baromuzun dağıtım makamları arasında zikredilmemiş olması, planlanan amaçlara erişim için öngörülen bir stratejinin taktik uygulamasıdır.
  • Bu ertelemenin yarattığı hukuksuzluğun boyutu bunlarla da sınırlı değildir. Avukatlık Yasasında son yapılan değişiklik ile TBB Genel Kurulunun Aralık ayı içinde toplanması öngörülmüştür. Açık deyişle Ekim ayının ilk/ikinci haftalarında toplanan Baro Genel Kurulları tarafından belirlenen TBB Delegeleri, Aralık ayı içinde de TBB Yönetimini seçecektir. Oysa, bu hukuk dışı Genelge ile Baro Genel Kurullarının 01.12.2020’ye kadar toplanması olası değildir. Bu durumda, yasa gereğince Aralık ayı içinde toplanması gereken TBB Genel Kurulunun toplanma zamanında, bazı Barolar henüz Genel Kurullarını yapamamış, bu nedenle de TBB Genel Kurula katılacak delegelerini de tespit edememiş olacaklardır. Bu durumun TBB Genel Kurulu için de ayrı bir ertelemeyi gereksindireceği ve muhtemelen bu ertelemenin de bir başka “yetki gaspı” ifade eden Genelge yoluyla yapılacağı açıktır. Bu arada güdülen amaçlardan birisi de, TBB Başkanlığı makamının bu türden manipülasyonlarla sabit kılınması ise, bu amaca erişilemeyecektir.
  • Nihayet değinilmesi gereken bir başka konu da Yüksek Seçim Kurulu kararının içeriğidir. Baro Genel Kurullarının yapılamayacağı yönündeki kararda, Siyasi Parti Kongrelerinin yapılabileceği yönünde karar oluşturulmuş olması, milli iradenin tecellisi bağlamında demokrasimizin teslim edildiği kurumsallığın geldiği son noktayı göstermektedir. Bu karar, yurttaşların sağlık kaygılarının, iktidarın siyasal kaygılarıyla yarıştırıldığında, YSK’nın nerede durduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir. Diğer yandan, yasanın açık hükümlerini görmeksizin, İçişleri Bakanlığı Genelgesine atfen, sorunun çözümünü Hıfzısıhha Kurulu kararlarına bağlayan YSK’nın, geleceğimiz için oluşturduğu kaygı da taşıdığı haklılık bakımından bir başka önemi haizdir.

Ülkemizde Barolarının yapacağı Genel Kurulların ertelenmesi amacıyla başvurulan yöntem ve onun perde arkasındaki gelişmeleri, Baromuz için şaşırtıcı değildir. Yargının getirildiği bu durumun bize belletmeye devam ettiği tek gerçeklik, mücadele konusundaki kararlılığımız olacaktır. İstanbul Barosu, yaşatılması konusunda çaba sarfedilen her bir hukuksuzluk ile daha bir bilenecek ve adalet arayışına devam edecektir.

İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI

YAZDIR
Yükleniyor...