İstanbul Barosu Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Komisyonunca düzenlenen ‘Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Açısından Cinsel Suçlar ve Yaptırımları’ konulu panel, 4 Mayıs 2018 Cuma günü saat 18.00’da Baromuz Merkez Bina Konferans Salonunda gerçekleştirildi.
Açılışta konuşan Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Komisyonu Başkanı Av. Gürsel Devrim İyim, panelde hukuk felsefesi ve sosyolojisi açısından cinsel suçlar ve yaptırımları konusunun ele alınacağını, konunun hem ceza hukuku, hem de hukuk felsefesi ve sosyolojisini ilgilendiren bir boyutu bulunduğunu söyledi.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sevtap Metin, cinsel suçlar konusunun bir yasa tasarısı ile yeniden kamuoyunun gündemine geldiğini, özellikle çocuklara ve kadınlara cinsel saldırı ve taciz eylemlerinin toplumda yarattığı infial dolayısıyla hazırlanan bir tepki yasa tasarısı ile karşı karşıya bulunduğumuzu bildirdi. Metin, konuşmasında kastrasyon türleri ve caza kanunlarında suç olarak nitelenen ensest ve zina konularına değindi ve karşılaştırmalı hukuktaki bazı düzenlemelerden de söz etti.
Konuşmasında eylemsel ve ahlaksal kastrasyon uygulamasına değinen ve uygulandığında mağdurun mutluluğunun arttığını, failin azaldığını belirten Sevtap Metin, “Sadece ikisi açısından yapılan bir değerlendirme değil, tüm toplumda doğuracağı etkiyi de hesaba katmak gerekir. Örneğin kastrasyon uygulaması toplumda bu caydırıcı etkiyi yaratacak mı? Cinsel saldırı suçlarını azaltacak mı, oturup bunun hesabını yapmamız gerekiyor. Bunlara olumlu cevap verilebiliyorsa eylem yararcılığı açısından kastrasyona ahlaki açıdan da izin verilebilir bir yaptırımdır. Kastrasyon uygulamasında önemli olan etkililiktir. Kimyasal kastrasyonda etkililik kuşkuları var. Cerrahi kastrasyondan daha kesin sonuçlar alınabiliyor” dedi.
İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Emekli Öğretim Üyesi Dr. Av. Jale Bafra, cinsel suçlarda yasal düzenlemeler konusunu ele aldı. Cinsel suç tanımını yapan Bafra, cinsel suçların çok eskiden beri cezalandırılan bir suç tipi olduğunu ve her ülkede her rejim içersinde görülebileceğini söyledi. Özellikle nüfusu karmaşık, kalabalık ülkelerde ve sosyo-ekonomik bakımından zayıf ve siyasi otoritesini gereği gibi kullanamayan ülkelerde daha çok olduğu konusunda da bilgiler bulunduğunu belirten Bafra, bütün dünya ülkelerinde bu tür cinsel suçların patlama yaptığı görüldüğünü ve çözüm olarak yeni yasal düzenlemeler yapma yoluna gittiklerini bildirdi. Jale Bafra, cinsel suç ve istismar olgularının yarıya yakınının kişinin yakın çevresinden kaynaklandığını ve artık cinsiyet ayrımı da yapılmadığını, herkesin cinsel suç mağduru olabileceğinin altını çizdi. Bafra cinsel suçlara ilişkin yasal düzenlemeler hakkında bilgi verdi.
İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Dr. Öğretim Üyesi Zeynep Belma Gölge, yasa tasarısında kimyasal kastrasyon düzenlemesinin, diğer ülkelerin aksine çok daha kapsamlı olarak düzenlenmiş olduğunu söyledi. Diğer ülkelerde kimyasal kastrasyonun sadece pedofili suçlarına uygulanırken bizim mevzuatımızda cinsel sapmaların da tedavi kapsamına alındığını belirten Gölge, dünyada bu tür uygulamaların etkisi bilinmezken, bizde bu kadar geniş tutulmasının ne kadar etkili olacağının tartışma konusu olduğunu bildirdi. Yetişkine ilişkin cinsel saldırı ile çocuğa yönelik istismarın motivasyonlarının da bir birinden farklı olduğuna dikkat çeken Zeynep Belma Gölge, cinsel suç faillerinin türleri üzerinde durdu ve cinsel suç işlemenin önleyici tedbirlerine değindi.
İstanbul Barosu Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Komisyonu Başkan Yardımcısı Av. Sahir Bafra, cinsel suç tanımının çok karılılıkla başladığını söyledi. Tarih boyunca kadının daima baskı altında tutulduğunu, cinselliğin kutsama ve lanetleme arasında gidip geldiğini belirten Bafra, “Zihnimizde, ahlakımızda ve örfümüzdeki bir takım çapraşıklıklarla mücadele etmemiz lazım. Suçları yaratan şey bu çapraşıklık ve modellerdir” dedi
Suçu ‘icra edilen hakkın kamu tarafından takip ediliyor olması’ olarak tanımlayan Sahir Bafra, cinsel suçlara bakıldığında kadın etiği açısından görülen şeyin adabı muaşeret ihlali olduğunu ve etkin fiil olduğunu, bu tür suçlara verilen cezaların da tutarlı olmadığını bildirdi. Sahir Bafra, “Cinsellik konusunda bilincimiz salim değil. Erdemle, lanetlemeyle, kutsamayla bunlar arasında gidip gelen bir sosyal bilincimiz var. Eğitimimiz ve doktrinimiz de böyle. Suçun oluşmaması için doğru eğitim ve ceza politikalarının olması lazım” dedi.
Sunumların tamamlanmasından sonra konuşmacılara birer Teşekkür Belgesi verildi.